AYIPLI OTOMOBİL ALAN ENGELLİ TÜKETİCİNİN HAKLARI VE İZLEMESİ GEREKEN YOLLAR

Engelli kişiler Otomotiv bayi yetkili satıcılardan -0- km araçlarını ÖTV indirimi ile satın alabilmektedirler.

Ancak bazı durumlarda engelli kişi aracı teslim aldıktan sonra bu araçlarda hatalar ve uyarılar vermeye başlamaktadır.

Engelli insanlar türlü zorluklarla bu sorunları şifahen servis ve satıcılara bildirseler de herhangi bir işlem yapılmamaktadır.

Hatta engelli insan aracı ile seyir halinde iken gece otoyolda ve yağmurlu havada araç hata uyarısı dahi vermektedir. Ayıplı Araçların ekranında AFL servis, Çarpışma Önleyici, Park Sensörü, Direksiyon uyarıları çıkmaktadır.

Engelliler bunun üzerine servislerden randevu almaya uğraşmaktadır . Aracı randevuya götürmekte ve araç günlerde serviste kalmaktadır. Bu sürede engelli kişi binbir güçlüklerle satın almış olduğu araçtan faydalanamamaktadır.  Günler süren incelemeler neticesinde servis tarafından araçta bazı hataların olduğu bunların birbirlerini tetiklediği, bazı parçaların değiştirilerek sorunların da giderildiğini söylenerek araç teslim edilmektedir. 

 

Ancak ayıplı araç satın almış olan engelli bu işlemeden bir süre sonra tekrar değişik araç arıza ikaz- uyarıları almakta araç bileşenlerinin çalışmadığını görmektedir. 

Bunun üzerine araç acilen tekrar servise götürülmektedir. Yetkili servisler ise bu aşamada çok yoğun olduklarını bu nedenle araçla hemen ilgilenemeyecekleri, hataları sildiklerini,  bir süre daha kullanması istenmekte ve hata verirse randevu alarak gelmesi istemektedirler.

Ancak tabi ki sorunlar devam etmekte engelli kişi servisten randevu almakta tekrar aracı randevuya götürmektedir. Bu randevularda da yine araç günlerce serviste kalmakta engelli kişi ihtiyacı olan aracı kullanamamaktadır.  Bu aşamada yine bazı parçalarında sorun olduğunu bunların garantiden değiştirilmesi için onay verildiğini, gerekli parçaların Almanya'dan sipariş edildiği v.s söylenmekte bu şekilde deneme-yanılma yolu ile sorun çözülmeye çalışılmaktadır.  

Engelli kişi bu aşamada ithalatçı-distribütörü gelişmelerden haberdar etmekte ve kaza üstüne kaza atlattığını, can ve mal güvenliği olmadığını engelli hali ile bu araçla uğraşmasının mümkün olmadığını ve artık bu aracı istemediğini yenisi ile değişim veya bedel iadesi talep etmektedir.

Engelli kişi bu aşamada araç ithalatçısına ait mail adreslerine, satıcıya ve yetkili servise hem mailler atmalı ve tüm bu süreci bildirmeli ve aracı servisten tamir edilmiş olarak almak istemediğini ödediği satış bedelinin iade edilmesini veya aracın ayıpsız yenisi ile değiştirilmesini talep etmelidir.  

Ayrıca yine engelli kişi tarafından İadeli Taahhütlü İhtarname satıcı-itahalatçı ve yetkili servise gönderilmeli ve bu ihtarname ile aracın tamiratının değil yenisi ile değişim veya ödediği toplam satış bedelinin iadesini talep etmelidir. Bu ihtarnamelerin muhataplara ulaştığı teyit edilmelidir.

 

Yukarıdan beri anlatıldığı gibi engelli olan kişiler ulaşım ihtiyacını karşılamak üzere bu araçları satın almaktadır. Hepimiz için elzem olan sorunsuz bir araç ihtiyacı engelli bir kişi için hayati önemdedir. Her an sorunsuz bir araca ihtiyacı olduğu gibi bu araçla yaşadığı her sorun engelli olmayan kişilere göre engelliyi kat be kat yormakta ve yıpratmaktadır.

Ancak maalesef çoğu zaman satıcı veya ithalatçılar ve hatta servisler engelli durumunu dahi hiç gözetmemektedir. Hatta aşağıda anlatacağımız üzere yasal haklarını kullanma konusunda bile büyük zorluklar çıkarmaktadırlar.

Engelli kişi aracın iadesi ve satış bedelinin iadesi taleplerine rağmen satıcı veya ithalatçıya ait yetkili servis tarafından aracın onarıldığı ve teslim alması istenmektedir. Hemen söylemek gerekir ki bunun üzerine engelli kişi talebinin hilafına olarak aracın onarılması nedeni ile “yasal haklarını saklı tutarak aracı teslim almak üzere” servise gitmelidir.

Zira kendisinden hiçbir izin alınmadan araçtaki birçok parçanın değiştiğini görecektir. Bunun üzerine engelli kişi “araçta onarım talep etmediğini ve aracın iadesi ile bedel iadesi hakları saklı kalmak üzere aracı teslim aldığına” dair şerhi yazarak aracı teslim almalıdır.

Servis yetkilileri bu haklı, yasal ve meşru talebe karşı çıkma ihtimalleri söz konusu olduğuna derhal oradan ayrılarak noterden ihtarname ile rızası hilafına izni alınmadan onarım yapıldığı bu nedenle ayıplı aracın iadesi ve ayıpsız yenisi ile değişimi hakkını saklı tuttuğunu ihtarname ile bildirmelidir.

Engelli tüketici aracı servise teslim almaya gittiğinde herhangi bir sert tavır veya davranışa maruz kalması halinde derhal 155 veya başka suretle kolluk kuvvetlerine haber vermeli ve yardım istemelidir. Yani rızası hilafına bir beyan imzalatılmak istendiğinde artık konu ceza soruşturmasına giren suç olacağından kolluk kuvvetlerinin devreye girmesi gerekmektedir. Engelli kişi vereceği ifadelerde de aracın onarımını istemediğini rızası dışında işlem yapıldığını ayıplı aracın ayıpsız yenisi ile değişimini istediğini buna rağmen rızası hilafına belge imzalatmak isteyen ve ya kendisini tehdit eden ve zorla imza attırmak isteyen ve şerh düşmesini engelleyerek haklarını kullanmasını engelleyen şahıslardan davacı ve şikâyetçi olmalıdır. Bu şekilde sorunun çözüldüğü görülecektir.

Yetkili servisler ilgili yönetmeliklere göre düzgün olarak tutması gereken servis formlarını dahi tüketici aleyhine olarak yanlış olarak tutmaktadır. Teslim Servis formundaki tarihlerin kasıtlı olarak yanlış yazılmaktadır. Bunlara dikkat etmek gereklidir.

Dava açılırken Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından verilmiş Engelliler İçin Kimlik Kartı, engelli heyet raporu gibi belgelerin delil listesine eklenmesinde fayda vardır.

Engelli ayıplı çıkan ve birkaç kez servise götürdüğü araca haklı olarak artık güvenmemektedir, zira araç sürekli sorun vermektedir. 

 

Yukarıdan beri vurgulandığı üzer engelli tüketici onarım hakkını kullanmak gibi bir saik ve niyeti olmadığı halde servisler aracı deneme-yanılma yolu ile onarmayı dayatmaktadır. Engelli tüketici herhangi bir şekilde aracın bir çok parçasını değiştirilmek suretiyle onarımına muvafakat vermediği halde servis tarafından emrivaki onarım yapılmaktadır. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun ve  Borçlar Kanunu gereğince ayıplı malla karşılaşan tüketicinin seçimlik tercih hakkı mevcuttur. Bu tercih hakkını satıcılar ve ithalatçılar yerine getirmek mecburiyetindedir. Ancak buna rağmen satıcı ve ithalatçılara ait yetkili servisler kendi seçtikleri onarım tercihini engelli tüketiciye dayatmaktadır. Bu durum kanuna açıkça aykırıdır.

 

Yargıtay 13.Hukuk Dairesi birçok kararında bu ilkelere vurgu yapmıştır.

 “Somut olayda davacı her ne kadar aracını arızanın neden kaynaklandığının tespiti için 'beyaz duman atma, su eksiltme, ısıtma bujisi ikaz verme' şikayetleri ile 14.05.2012 tarihinde servise bırakmış ise de sonrasında yapılan motor, turbo, EGR değişimlerine ve onarım hizmetlerine açık onay vermemiştir. Bu tür durumlarda servis tarafından bir tamir işlemi yapılmadan önce tüketicinin açık onayının alınması gereklidir. Arızanın neden kaynaklandığını bilmeyen araç sahibinin, aracı servise bırakması onarım istediği anlamına gelmez. Bu durumda Garanti Belgesi Uygulama Yönetmeliğinin yukarıda bahsedilen hükmü olayda uygulanamaz. O halde mahkemece, davacının davalıdan bedel iadesi talep edebileceği kabul edilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeler ile bedel iadesine ilişkin davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.”  (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E:2014/9468 K:2015/17463 T:01.06.2015 Kararın tamamı ektedir. )

 

            "Önemli sayılan bu arızaların sonradan giderilmesinin sonuca etkisi yoktur. Davacı, baştan itibaren tercih hakkını 4077 sayılı Yasanın 4. maddesi hükmüne dayanarak aracın iadesine ödediği paranın tahsiline karar verilmesini istediğine göre talebine uygun olarak karar verilmesi gerekirken dosyadaki delillere ters düşecek şekilde davanın reddedilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir." (YARGITAY 13. Hukuk Dairesi E:2006/1452 K:2006/5312 T:11.04.2006 Kararın tamamı ektedir. )

 

            “Somut olayda yeni alınan aracın 300 km'de motorunun değişmesi, aracın 4077 Sayılı Kanun'un 4/1. maddesindeki anlamda ayıplı mal olduğu ve davacı, yasanın 4/2. maddesinde kendisine tanınan dört seçimlik haktan, aracın yenisi ile değiştirilmesi hakkını kullanarak bunu satıcıya bildirmiştir. Öyle olunca aracın yenisi ile değiştirilmesi şartlarının davacı lehine gerçekleştiğinin kabulü gerekir. O halde mahkemece aracın ayıpsız misli ile değişimine karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle ve yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” (YARGITAY 13. Hukuk Dairesi E:2008/10689 K:2009/3770 T:19.03.2009)

Benzer mahiyette ve engelli kişiye satılan araçta tüketici haklarını açıklayan somut Bölge Adliye mahkemesi kararını da ekte paylaşııyorum. Engelsiz bir hayat ve engelsiz günler dilerim.  

 

Saygılarımla. 

 

                        T.C.                                                                                              e-imzalıdır

                   İSTANBUL

      BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

          18. HUKUK DAİRESİ



DOSYA NO: 2019/2267 

KARAR NO: 2022/902                                                TÜRK  MİLLETİ  ADINA     

           BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI



 


İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. TÜKETİCİ MAHKEMESİ

TARİHİ: 23/05/2019

NUMARASI: 2018/719 Esas, 2019/396 Karar 

DAVACI: N.A-     

VEKİLİ: Av. YUSUF AYIK - Halaskargazi Cad. Küçük Bahçe Sk. No:29 Topdemir İş Merkezi D:18-19 34360 Şişli/ İSTANBUL

DAVALI: 1 -H. OTOMOTİV Y. VE PAZ.A.Ş - 

  VEKİLİ: Av. A.Y  

DAVALI: 2 -M... ANONİM ŞİRKETİ   

VEKİLİ: Av. AT

İHBAR OLUNAN: 1 -M. OTOMOTİV TİCARET VE SANAYİ ANONİM ŞİRKETİ - 

VEKİLİ: Av. ABDULLAH PEHLİVAN - İstanbul Dünya Ticaret Merkezi A-3 Blok K:16 No:461 Yeşilköy Bakırköy/İSTANBUL

İHBAR OLUNAN: 2 -N... MOTORLU ARAÇLAR LİMİTED ŞİRKETİ     

DAVANIN KONUSU: Ayıplı Aracın Ayıpsız Misli ile Değişimi ve Tazminat 

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

KARAR TARİHİ:  06/04/2022

KARARIN YAZILDIĞI  TARİH :  11/04/2022                 


Taraflar arasındaki ayıplı aracın ayıpsız misli ile değişimi ve tazminat davasın verilen karara karşı taraf vekillerince süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği Dairemiz Üye Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;                 

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 06.08.2017 tarihinde davalı yetkili bayiden müvekkili davacının satın aldığı M.... model ve marka sıfır aracın, satıştan  4 ay sonra "motor arızası işareti" verdiğini, yetkili bayide bazı müdaheleler ve tamiratlar  yapılarak aracın teslim edildiğini; aracın 15000 km bakımı yapılırken yine araçtaki motor ve diğer şikayetler nedeniyle servis fişi altına alınarak arızanın kullanım kaynaklı olmadığı belirlenerek 23.01.2018 tarihli iş emri ile "turbo şarj borusu ve turbo şarj hava değişim/onarım" işleminin yapıldığını; 26.06.2018 tarihinde "manevra /direksiyon arıza" işareti verdiğini, direksiyonun kilitlenerek aracın yolda kaldığını, yetkili servis tarafından yazılım yüklenerek aracın müvekkiline teslim edildiğini; 25.09.2018 tarihinde aynı arızanın tekrarladığını, direksiyonun kilitlendiğini, aracın çekici yardımı ile servise götürüldüğünü, araçtaki arızanın direksiyon sisteminden kaynaklandığını ve tüm direksiyon sisteminin değişmesi gerektiğinin bildirildiğini, bunun üzerine distribütör ve satıcı firma ile yaptığı görüşmelerde aracın değişimini talep edilmişse de bu talebin reddedildiğini, hatta arızanın kullanım kaynaklı olduğu garanti kapsamında tamir edilemeyeceğinin bildirilerek tamir ücretini ödenmesinin istendiğini, ihtirazi kayıtla ödeme yapıldığı ve 05.10.2018 tarihinde aracı teslim alındığını, araçtaki problemlerin giderilemediğini, şu anda bir hata vermese dahi her an tekrar yolda kalılanabileceğini, aracın orjinalliğini yitirmiş olması nedeniyle araca olan güvenin kalmadığını, araçtaki arızanın gizli ayıp niteliğinde olduğunu ileri sürerek, aracın misli ile değiştirilmesi ve tahsil edilen 26.600,27 TL onarım masrafının tahsiline; mümkün olmaması halinde 26.600,27 TL lik onarım masrafı ile birlikte şimdilik 10.000 TL değer kaybına ilişkin taleplerinin ödeme ve dava tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile hüküm altına alınması talep ve dava olunmuştur.                                                   

Davalı M.... A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; araçtaki arıza bilgilerinin davacı tüketiciden ağır kusur ve hile ile gizlendiği iddiasının gerçek dışı olduğunu, dava konusu aracın servise bakım için başvurduğunu araçta herhangi bir arıza bulunduğu vs yönünde bir başvurunun sözkonusu olmadığını, aracın 23.01.2018 tarihinde 15.000 km bakımı için yetkili servise bırakıldığını, her ne kadar " diğer şikayet nedeni ile servis fişi altına aracın arızasının kullanım kaynaklı olmadığı " şeklindeki ifadenin hatalı olduğunu, zira dava konusu aracın servise bakım için başvurduğunu, 26.06.2018 tarihinde N. ... AŞ'ye  manvera yardım ikazı yanıyor şikayeti ile giriş yaptığını, şikayetin garantiden giderilerek aracın sorunsuz olarak davacıya teslim edildiğini,  03.09.2018 tarihinde M ... Aş ye  "araç ön kısmından çukura düşmüş, hasar tespit onarım" şikayeti ile başvurulduğunu, dolayısıyla dava konusu aracın hasarlı olduğunu, 25.09.2018 tarihinde direksiyonda serleşme oluşyor şikayeti ile M.. Aş ye başvurulduğunu, sunulan fotoğraflarda da görüldüğü üzere jantlarda oluşan darbelerin aracın kullanımı sırasında kaldırıma çıkartılması sonucu oluştuğunun servis tarafından değerlendirildiğini, kullanıma bağlı olarak oluşmuş olan arızanın garanti kapsamında sayılamayacağını, belirtilen şikayetlerin tamamen birbirinden farklı şikayetler olduğunu, kanunun emredici hükümlerine göre verilen garanti ayıba karşı tekeffül müessesini ortadan kaldıracak nitelikte, her şikayet ve arızanın aracın değiştirilmesi veya bedelin iadesine sebep olacak nitelikte olduğunun düşünmenin hukuka ve hakkaniyet ilkelerine aykırı olduğunu, araçta maldan yararlanmayı önemli ölçüde azaltacak ya da ortadan kaldıracak imalattan kaynaklı herhangi bir ayıp sözkonusu olmadığını, davacının onarım seçimlik hakkını kullanmış olup şikayetin giderildiğini, dava konusu aracın sahibinin kullanımına bağlı hasarlı araç olup olmadığının araştırılması taleplerinin olduğunu, hal ve şartların sözleşmeden dönmeyi haklı göstermiyorsa da hakim kullanılan dönme hakkının yerine sadece bedel indirimine hükmedebileceğini, avans faizi talebinin mümkün olmadığını, değer kaybına ilişkin talebin hukuken mümkün olmadığını beyan ederek davanın reddini talep etmiştir.  

Davalı H... AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; araçta imalat ve üretimden kaynaklı bir kusur bulunmadığını, aracın ayıpsız bir şekilde davacıya teslim edildiğini, aracın H .. Otomotivin yetkili servisine getirilmemesi nedeniyle varsa servis hatasının aracın teslim edildiği ve onarımına izin verilen servislerden zararın talep edilmesi gerektiği, aracın servise getirilerek garanti kapsamında onarımlarının yapıldığını, araç değişimine karar verilebilmesi için araçta imalat hatası bulunması ve bu arızanın esaslı olması ve gidirelebilir mahiyette olmaması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince; "direksiyon kutusu arıza onarım bedeli toplam 26.600,27 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine" karar verilmiş; bu karar taraflarca istinaf edilmiştir.

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu aracın müvekkili tarafından servise bırakıldığını ancak davalılar ve yetkili servisleri tarafından müvekkilinin onayı dışında tamir edilerek tamir masraflarının tahsil edildiğini, müvekilinin aracın değişimine dair talep haklarını saklı tutarak ve bu konudaki şerhi araç teslim tutanağı altına yazarak aracın teslim alındığını, mahkemece belirlenen tamir masrafları araç değerine oranla önemsiz bir miktar olmayıp misli ile değişim kararı verilmesi gerektiğini, müvekkilin önemli bir bedel ödeyerek ve güvenilir olduğunu düşünerek aracı 0 km aldığını, oluşan arızalar nedeniyle araçtan beklenen faydanın sağlanamadığını, misli ile değişime yönelik karar verilmesi gerektiğini, bir taraf için ticari olan iş diğer taraf için de ticari olacağından avans faizine hükmedilmesi gerektiğini ve faizin de ödeme tarihinden itibaren iade edilmesi gerektiğini beyan ederek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak, öncelikli talep doğrultusunda aracın ayıpsız misli ile değişimine ve tamir masraflarının tahsili yönünde karar verilmesi, mümkün değilse davanın kabulü ile araç tamir masraflarının yasal faizi ile değil avans faizi ile ödeme tarihinden itibaren müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı H..  Otomotiv vekili istinaf dilekçesinde özetle; söz konusu arıza nedeniyle  imalat/üretim hatası bulunduğuna dair varılan hükmün hatalı olduğunu, bilirkişi raporuna yaptıkları itiraza itibar edilmediğini, araç üzerinde üstün körü bir inceleme yapıldığını, araç üzerinde yapılan hiçbir teknik inceleme verisi bulunmadığını, bilirkişilerin servis kayıtları, formlar vs belgeri incelenmek suretiye kanaate vardıklarını, rapor bu haliyle hükme esas alınamayacağını, aracın aslına uygun onarım yapılmadan tüketiciye teslim edildiyse olayda servis hatasının bulunup bulunmadığı ayrı bir konu olduğunu, aracın ayıpsız kusursuz bir şekilde davacıya teslim edildiğini,  direksiyon kutusu arızasının davacının kötü kullanımı nedeniyle meydana geldiğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı M .. A.Ş vekili istinaf dilekçesinde dilekçesinde özetle; dava konusu aracın 23.01.2018 tarihinde 15.000 km bakımı için yetkili servise bırakıldığını ve  aracın bakım işlemlerinin yapıldığını, 26.06.2018 tarihinde N... Motorlu Araçlar Türk AŞ'ye  "manvera yardım ikazı yanıyor" şikayeti ile giriş yaptığını, şikayetin garantiden giderilerek aracın sorunsuz olarak davacıya teslim edildiğini;  03.09.2018 tarihinde M.. Ticaret Türk AŞ'ye  "araç ön kısmından çukura düşmüş, hasar tespit onarım" şikayeti ile başvurulduğunu, dolayısıyla dava konusu aracın hasarlı olduğunu; 25.09.2018 tarihinde "direksiyonda serleşme"  şikayeti ile M... Ticaret Türk AŞ'ye başvurulduğunu, sunulan fotoğraflarda da görüldüğü üzere jantlarda oluşan darbelerin aracın kullanımı sırasında kaldırıma çıkartılması sonucu oluştuğunun servis tarafından değerlendirildiğini, kullanıma bağlı olarak oluşmuş olan arızanın garanti kapsamında sayılamayacağını, belirtilen şikayetlerin tamamen birbirinden farklı şikayetler olduğunu, bilirkişi raporundaki servis tarafından direksiyondaki arızanın kök nedeni tespit edilmeden ve de tekrar soketin takılarak çalıştığının görülmesi üzerine müşteriye teslim edildiği tespit edilmiştir şeklindeki değerlendirme mezkur araçla ilgili servis işlemlerini yapmış olan servisin sorumluluğunu doğuracağından herhangi bir servis hizmeti vermeyen ithalatçı müvekkil şirketin sorumlu tutulmuş olmasının hatalı olduğunu, davacının şikayetinin üretim kaynaklı bir arızadan kaynaklanmadığından imalatçının/ithalatçının sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, bilirkişi tarafından arızanın servis kusurundan kaynaklanıp kaynaklamadığının tespitinin gerektiğini, bilirkişi raporundaki üretim hatasına ilişkin görüşün hiçbir teknik veriye dayanmadığını, servis kayıtlarındaki işlemlerin nitelikleri ve aracın kullanımına engelleyen bir durum olmadığı hususlarının gözardı edildiğini, bilirkişi raporunda dava konusu aracın kullanıma bağlı hasara uğradığının belirtildiği ancak bu hasarın araçta yaratmış olduğu değer kaybı ile ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, dava konusu aracın sahibinin kullanımı sırasında trafik kazasına karşımış hasarlı bir araç olduğu hususu bilirkişiler tarafından tespit edildiğini, bu kaza nedeniyle araçta oluşan değer kaybı yönünden bir değerlendirme yapılmadığını, dava konusu aracın kullanımı sırasında meydana gelen kaza sonucunda aracın hasarlanmasının kullanıcı kaynaklı olduğunu, ek raporun da aynı gerekçe ile yetersiz olduğunu, itirazları karşılar nitelikte olmadığını belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Dava, ayıplı araç satışından kaynaklı misli ile değişim talebinin yanı sıra aracın onarımı için yapılan masrafların tahsili; mümkün olmaması halinde ise onarım masrafları ile birlikte araçtaki değer kaybı belirlenerek bunun tahsili isteklerine ilişkindir.

Davacı, davalı şirketten satın aldığı aracın ayıplı olduğu ve bu ayıbın üretimden kaynaklı olduğuni ileri sürmüş; davalılar ise ayıp iddialarının doğru olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İlk derece mahkemesince taraf delilleri toplanmış, araç satış sözleşmesi ve aracın servis formları ve araçta tamire ilişkin kayıt ve belgeler getirtilip alınan bilirkişi kök ve ek  raporlar gözetilerek,  dava konusu araçta üretim ve imalat kaynaklı ayıbın bulunduğu, davacının araçtan beklenen faydayı sağlayamadığı, direksiyon kutusundaki parçanın onarımının değer kaybı oluşturmayacağı, aracın ücretsiz değişimini gerektirecek ölçüde araçta hasar oluşmadığı gerekçesi ile davacının aracın onarımı için yapmış olduğu  26.600,27 TL masrafın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmiştir.

Dava konusu aracın  06.08.2017 tarihinde 152.078,60 TL bedelle davacı tarafından sıfır (0) km olarak satın alındığı, davalı H.. Otomotiv'in aracın satıcısı, diğer davalı şirketin ise aracın üretisici/ithalatçısı olduğu anlaşılmaktadır.  

23.01.2018 tarihinde 15.760 km'de, 30.04.2018 tarihinde 24.210 km'de, 26.06.2018 tarihinde 30.400 km'de, 16.07.2018 tarihide 32.069 km'de, 03.09.2018 tarihinde 41.355 km'de, 05.10.2018 tarihinde 41.356 km'de, 21.12.2018 tarihinde 49.101 km'de araca servis tarafından bir takım iş ve işlemler yapıldığı; davacının 05.10.2018 tarihli işlem nedeniyle yapılan" direksiyon dişli kutusu, yürür aksam ölçümü, hidrolik direksiyon sökülmesi ve takılması, çekici ücreti" olmak üzere ihtirazi kayıt koymak suretiyle toplam 26.600,27 TL ödeme yaptığı anlaşılmaktadır.

Somut olayda, öncelikle araçta üretimden kaynaklı gizli ayıp bulunup bulunmadığı tespit edilerek, aracın misli ile değiştirilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı, bu mümkün değil ise araçta bir değer kaybının oluşup oluşmadığı ile "ücretsiz onarım hakkı" nedeniyle buna ilişkin yapılan masraflarının iadesinin mümkün olup olmadığının açıklığa kavuşturulması gereklidir.

6502 sayılı Yasa'nın 11/1.maddesinde, malın ayıplı olması durumunda tüketicinin seçimlik hakları düzenlenmiştir. Bu seçimlik haklarda tüketici; bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketici seçimlik haklarından herhangi birisini kullanabilecektir. Ne var ki, tüketici bu hakkını kullanırken objektif iyiniyet kuralları içerisinde hareket etmek zorundadır.6502 sayılı Yasa 11/3. maddesinde “Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir. Orantısızlığın tayininde malın ayıpsız değeri, ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi hususlar dikkate alınır.” düzenlemesi mevcuttur. Yine aynı Yasa'nın 83/1. maddesi ile Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümlerin uygulanacağı düzenlemesi yapılmıştır. Görüleceği üzere yasa koyucu, 11. maddenin birinci fıkrası ile tüketicinin seçimlik haklarını sıralama yoluyla düzenlemiş, bu seçimlik haklardan “ücretsiz onarım” ve “malın ayıpsız misli ile değiştirilmesi” seçimlik haklarının kullanılması halinde karşı taraf için hakkaniyete aykırı olarak orantısız güçlüklerin ortaya çıkması halini ise tüketici insiyatifinde olan seçim hakkının bir istisnası olarak aynı maddenin üçüncü fıkrasında hüküm altına almıştır.

Bu düzenleme ile aynı mahiyette olan bir düzenlemeye de 6098 sayılı TBK’nın 227/3. maddesinde yer verilmiş olup, buna göre, “Alıcının, sözleşmeden dönme hakkını kullanması hâlinde, durum bunu haklı göstermiyorsa hâkim, satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verebilir.” Her iki düzenlemede esas olarak kullanılan seçimlik hakkın ortaya çıkaracağı sonucun karşı taraf için orantısızlık yaratması ve durumun bunu haklı göstermemesi gibi özünde Türk Hukuk sisteminin temelini oluşturan hakkaniyet ilkesine dayanmakta olup; somut olayın yapısı ve bu ilkenin uygulanırlığı noktasında takdir hakkını da hakime yüklemiştir.  (Yargıtay 13.HD'nin 2018/929 Esas-2020/2698 Karar sayılı, 20/03/2018 gün ve 2018/3387 Esas-2020/5467 Karar sayılı  ilamları)

İlk derece mahkemesince araç başında yapılan keşif sonrası, konusunda uzman Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Fakültesi öğretim üyelerinden teşekkel bilirkişi heyetinden alınan 22.09.2019 tarihli raporda "Davaya konu aracın servis geçmişi incelendiğinde; 26.06.2018 tarihli servis evrakı ve eklerinden anlaşılacağı üzere, aracın gösterge panelinde manevra ikazı ışığı yandığı ve de aracın çekici marifetiyle 30.400 km'deyken yetkili servise götürüldüğü tespit edilmiştir. Garanti formunda ise, araca acil servis hizmetinin uygulandığı ve de direksiyonun ağır olduğunun görülerek çekici ile servise getirildiği, aracın kumanda kutusunu tanımadığının görüldüğü ve manuel olarak da kumanda kutusuna bağlanılamadığı, direksiyon geriliminin ölçüldüğü ve de hattın kontrol edildiği ve de problem görülmediği, ardından direksiyon soketinin takıldığı ve çalıştığının görülmesi üzerine, test sürüşüne çıkıldığı tespit edilmiştir. Ancak, servis tarafından direksiyondaki arızanın kök nedeninin tespit edilmeden ve de tekrar soketin takılarak çalıştığının görülmesi üzerine müşteriye teslim edildiği tespit edilmiştir. Ş. A. 'ın Hasar Servis Müdürlüğü'ne yazmış olduğu beyanda, 31/08/2008 tarihinde saat 22:30 esnasında yol üzerindeki hafif bir çukura girmesi sonucunda jant ve motor korumasının hasar gördüğü, bir süre sonra aracına manevra arıza ikaz ışığı yanarak direksiyon simidinin dönmediğini ifade etmiştir. Diğer taraftan, tahkikat evrakına ibraz edilen servis formları ve ekspertiz raporu beraber değerlendirildiğinde, davaya konu aracın 31/08/2018 tarihli olayda, yalnızca direksiyon kutusunun arıza yapması ve dier aksamlarının meydana gelen olayda hasar görmemiş olması, davaya konu direksiyon kutusu arızasının zaten halihazırda mevcut olduğu kanaati heyetimizce oluşmuştur. Zira, davaya konu aracın yalnızca direksiyon kutusunun arızalanarak, çukura girmeden dolayı rot kolları, rotiler, salınacak ve süspansiyon sisteminin herhangi bir ciddi hasar almaması ve değişmemesi, davaya konu arızanın zaten halihazırda araçta mevcut olana ve aslına uygun onarım gerçekleştirilmeden tüketiciye teslim edilen aracın direksiyon kutusu kaynaklı meydana geldiği, dolayısıyla davaya konu aracın Ayıplı Mal olarak değerlendirilmesi gerektiği, davaya konu direksiyon kutusu arızasının onarım bedelinin 05/10/2018 tarihli e faturadan da anlaşılacağı üzere 26.600,27 TL tuttuğu ve bu meblağın tüketici tarafından ödendiği tespit edilmiştir." görüş ve kanaatine varılmıştır.

İtiraz üzerine aldırılan 24.04.2019 tarihli ek raporda "...davaya konu araçta yalnızca direksiyon kutusunun çukura girmeden dolayı arızalanarak rot kolları, rotiller, salıncaklar ve taşıt askı sistemlerinin hasar almamasının davaya konu araçta üretim ve imalat kaynaklı ayıbın mevcut olduğunu gösterdiğini ve ayıplı mal olarak değerlendirilmesi gerektiği ancak davaya konu direksiyon kutusu arızasının onarımının gerek 01/06/2015 tarihli Hazine Müşteşarlığının hesaplama yöntemine gerek SED'e göre gerekse de yerleşik içtihatlarca belirlenen reel değer kaybına göre, sökülebilir, takılabilir dışarıdan görünmeyen direksiyon kutusu gibi bir parçanın onarımının değer kaybı oluşturmayacağı..." görüş ve kanaatine varılmıştır.

Somut olay ele alındığında; Dava konusu aracın sıfır kilometre olarak  06.08.2017 tarihinde 152.078,60 TL bedelle satın alınmasını mütekaip, 1 - 1,5 yıllık süre içerisinde değişik tarihlerde benzer şikayetlerle servise götürülmüş olduğu, bazılarında yolda kalarak çekici marifetiyle servise götürelebildiği, son olarak " direksiyon dişli kutusu, yürür aksam ölçümü, hidrolik direksiyon sökülmesi ve takılması, çekici ücreti " olarak 26.600,27 TL tahsilat yapıldığı, araçta yapılan direksiyon dişli kutusunun değiştirilmesi işleminin araçta beklenen faydayı azaltarak, davacı tüketicinin araca olan güveninin azalmasına yol açtığı, alınan bu miktar araç bedeli olan 152.078,60 TL ile oranlandığında azımsanamayacak bir oranın ortaya çıkacağı, davacının onarım bedeline ilişkin tahsilat yaparken " ihtirazi kayıt " düştüğü, bu hususlar birlikte ele alındığında  TKHK'nun 11/3 maddesinde hüküm altına alınan "misli ile değişim" seçimlik hakkın kullanımının yasal şartlarının oluştuğu, bu halde davacıdan tahsil edilen onarım bedelinin davalılar tacir oldukları gözetilerek avans faizi ile hüküm altına alınması gerektiği anlaşılmaktadır. Davacı istinaf talebinde haklıdır. 

Bu itibarla; davalıların istinaf taleplerinin reddine, davacının istinaf talebinin kabulü ile  HMK m.353/1-b-2 gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava konusu aracın seçimlik haklar kullanılmasına rağmen üretimden kaynaklı gizli ayıp mevcudiyeti ve tekrarı nedeniyle misli ile değişim talebinin kabulüne, dava konusu aynı özellik ve vasıflardaki aracın davalılardan alınarak davacıya verilmesine, davacının elindeki ayıplı aracın davalıya teslimine, davacıdan alınan 26.600,27 TL onarım bedelinin davalılardan avans faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, karar verilmesi sonuç ve kanaatine oybirliğiyle varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.                     

HÜ K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;

A.İstinaf Başvurusu Yönünden;

1.Davalıların istinaf taleplerinin REDDİNE,      

2.Davacının istinaf talebinin KABULÜNE, HMK m. 353/1-b-2 uyarınca BAKIRKÖY 5. TÜKETİCİ MAHKEMESİ'nin 23/05/2019 tarih, 2018/719 Esas, 2019/396 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,                                                            

3.İstinaf incelemesinin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca davacı lehine ücreti vekalet takdirine yer olmadığına,

4.Alınması gereken istinaf harçları peşin olarak yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına,                                  

B.Davanın Esası Yönünden;       

1.DAVANIN KABULÜNE; dava konusu 3..  ... plakalı, M.... marka ... motor nolu, ... şase nolu kutup beyazı araç ile aynı özellik ve vasıflardaki "0 km" aracın tüm değişim masrafları davalılara ait olmak üzere davalı H ... A.Ş'den alınarak davacıya verilmesine,    

Davacının elindeki dava konusu 3..  ...  plakalı, M.... marka ... motor nolu, ... şase nolu .. ayıplı aracın tüm değişim masrafları davalılara ait olmak üzere,trafik sicil kaydı üzerinde varsa tüm vergi,trafik cezası,haciz v.b tüm takyidatlardan ari olarak  davalı H ... A.Ş.'ye teslimine,         

Davacıdan alınan 26.600,27 TL onarım bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen dava tarihi olan 12/10/2018 tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine,     

2.Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesap edilen ... TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,                                         

3.Alınması gereken 12.205,51 TL karar ve ilam harcından ilk derece mahkemesi kararı sonrası bakiye karar harcı olarak yatırılan 1.817,06 TL'nin düşülerek bakiye 10.388,45 TL'nin davalılardan alınarak Hazineye irad kaydına, 

4.Davacının yargılama aşamasında yapmış olduğu toplam 2.057,65 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,

5.Davalıların yapmış oldukları yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına

6.Bakiye gider avanslarının karar kesinleşince yatıran taraflara iadesine, gereğinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 

Dair, HMK m. 361 uyarınca, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde temyiz yolu açık olmak üzere,  dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 06/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.           


Başkan

30674

 


Üye

35849

 


Üye*

105032

 


Katip

130450

 

T.C.

  YARGITAY

 3. Hukuk Dairesi


ESAS NO: 2022/5138 

KARAR NO: 2022/6501




T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I



İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ: İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 18. HUKUK DAİRESİ

TARİHİ: 06/04/2022

NUMARASI: 2019/2267-2022/902

DAVACI: N.A VEK.  AV. YUSUF AYIK 

DAVALI: 1 -H ......... A.Ş 

VEK. AV. A. Y.

2 -M. ... ANONİM ŞİRKETİ VEK. AV. A. T. 

İHBAR OLUNAN: 1 -M. . OTOMOTİV TİCARET VE SANAYİ ANONİM ŞİRKETİ  VEK.  AV. A.P 

                                      2-.............. MOTORLU ARAÇLAR LİMİTED ŞİRKETİ

İLK DERECE

MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. TÜKETİCİ MAHKEMESİ

TARİHİ: 23/05/2019

NUMARASI: 2018/719-2019/396




Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen ayıplı mal davasında verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı  tarafın  istinaf başvurusunun kabulü ile düzeltilerek yeniden esas hakkında verdiği kararın, davalı H  Otomotiv Yatırım ve Pazarlama A.Ş vekili tarafından temyiz edilmesi duruşmalı, davalı M.. A.Ş. vekili  tarafından duruşmasız olarak istenilmişse de, temyize konu edilen kararda dava değeri, duruşma sınırının altında olduğundan, duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle, taraf vekillerinin süresinde olduğu anlaşılan temyiz isteklerini incelenmesinin evrak üzerinde yapılmasına karar verilerek dosya incelendi üzerine; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:



                                                      ./..






ESAS NO: 2022/5138                         -2-

KARAR NO: 2022/6501





                                     Y A R G I T A Y   K  A R A R I    


Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan bölge adliye mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, 9.154,00 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalı H ... Otomotiv Yatırım ve Pazarlama A.Ş.'ne  9.154,00 TL bakiye temyiz harcının temyiz eden davalı M .. A.Ş.'ne yükletilmesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 14/09/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

 M. DUMAN

Üye

 H. ÖZDEMİR

Üye

 A. F. AYAZ

Üye

 H. KANIK

Üye

 E. ATEŞ


                     T.C.                                                                                   

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

        18.HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞI


ESAS NO       : 2019/2007 

KARAR NO  : 2019/1928

                                                        TÜRK  MİLLETİ  ADINA

   BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI



İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ           : İSTANBUL ANADOLU 1. TÜKETİCİ MAHKEMESİ

TARİHİ                      : 28/03/2019

NUMARASI              : 2017/622 Esas, 2019/148 Karar

DAVACI       : N.S

VEKİLİ          : Av. YUSUF AYIK-  Halaskargazi Cad. Küçük Bahçe Sk. No:29 Topdemir İş Merkezi D:18-19 34360 Şişli/ İSTANBUL

DAVALI        : 1 -G.M ŞTİ. - (yeni ticaret ünvanı: O.T.OTOMOTİV LTD. ŞTİ.)

VEKİLİ          : Av. N.O

DAVALI        : 2 -G. OTOMOTİV A.Ş

VEKİLİ          : Av. H.E

DAVANIN KONUSU          : Tüketiciyi Koruma Kanunundan Kaynaklanan 

                                      (Malın Ayıplı Olmasından Kaynaklanan)

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ

KARAR TARİHİ      :  07/11/2019

KARARIN YAZILDIĞI  TARİH     :  29/11/2019

           

            Taraflar arasındaki Tüketiciyi Koruma Kanunundan Kaynaklanan davada; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik verilen karara karşı davalılar O.  Otomotiv Ltd. Şti. ve G. Otomotiv A.Ş. vekili tarafından süresinde istinaf yoluna başvurulduğundan, dosya içeriğine göre incelemenin duruşmalı yapılmasına gerek görülmediğinden, dosyanın tevdi edildiği mahkememiz üye hakimi Y.M.S tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra, yapılan müzakerede de ön inceleme ve usule ilişkin eksikliğin bulunmadığının anlaşılması üzerine, işin esasına geçilmek suretiyle dosya üzerinden heyetçe yapılan inceleme ve değerlendirme sonunda;                  

            GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

            Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 16/04/2017 tarihinde davalı bayi yetkili satıcıdan sıfır KM …….. aracı satın aldığını, müvekkilinin yüzde 93 oranında engelli olduğu için aracı ÖTV indirimi ile satın aldığını, aracın bedelinin 68.250 TL olduğunu, aracı teslim aldıktan bir ay sonra aracın hatalar ve uyarılar vermeye başladığını, 15/06/2017 tarihinde aracın seyir halinde iken gece otoyolda ve yağmurlu havada aracın hata uyarısı verdiğini, aracın ekranında AFL servis, Çarpışma Önleyici, Park Sensörü, Direksiyon uyarıları çıktığını, müvekkilinin bunun üzerine …. servisini aradığını ve kendisinde 21/06/2017 tarihinde randevu verildiğini, müvekkilinin aracı randevuya görtürdüğünü ve aracın 4 gün serviste kaldığını, bu inceleme neticesinde servis tarafından araçta ledmatrix hatası olduğunu, bunların birbirlerini tetiklediğini, ledmatrix farları değiştirdiklerini ve diğer sorunların da giderildiğinin söylenerek aracı teslim ettiklerini, ancak bu işlemden 1 hafta sonra çarpışma önleyici, park sensörleri uyarısı aldığını ve bu bileşenlerin çalışmadığını anladığını, bunun üzerine 30/06/2017 tarihinde …. servisine gittiklerini, burada çok yoğun oldukları bu nedenle ilgilenemeyecekleri 1 hafta daha kullanması istendiğini ve hata verirse randevu alarak gelmesinin istendiğini, sorunun devam ettiğini ve 05/07/2017 tarihinde yeniden … servisinden randevu alındığını ve aracı randevuya götürdüğünü 3 gün serviste kaldığını ve park sensörleri, ön kamera ve bazı parçalarında sorun olduğunu bunların garantiden değiştirilmesi için onay verildiğini, gerekli parçaların Almanyadan sipariş edildiğinin söylendiğini,  aracın bu şekilde müvekkiline teslim edildiğini bu hatalar devam ederken müvekkilinin 27/07/2017 tarihinde yağmurlu havada aracı kullanırken AFL far hatası, Çarpışma Önleyici Hatası, Servo Direksiyon Hatası, Park Sensörleri'nin yeniden uyarı verdiğini ve 50 km hız ile seyir halinde iken aracın direksiyonunu kilitlediğini, frenin sertleştiğini, müvekkilinin aracı zor durdurarak sağa çektiğini, bu sırada sol arka tarafta aracı hafif vurarak kurtarıldığını, müvekkilinin aracı çalıştırdığında Direksiyon, AFL Ledmatrix ve diğer hataların tekrardan hata verince aracı stop ettiğini, bu şekilde aracın 27/07/2017 Saat 23:30'da … servisine götürüldüğünü, 28/07/2017 tarihinde Saat 08:30'da müvekkilinin tekrar  … servisine geldiğini, aracında tekrar sorun olduğunu söyldiğini, aracın beynine baktıklarında Park Sensörü, Direksiyon Hatası ve Diğer hataların verildiğinni kendisi de gördüğünü, bunun üzerine servis yetkililerinin aracı tekrar inceleyeceklerini belirttiklerini, müvekkilinin problemin meydana gelmesi ile derhal ve başından beri yaşadığı tüm sorunları …. Genel Merkeze bildirdiğini, yenisi ile değişim veya bedel iadesi talep ettiğini belirtiğini, 31/07/2017 tarihinde tüm ….. ithalatçısına ait mail adreslerine, satıcıya ve yetkili servise hem almanca hem türkçe mail atarak tüm bu süreci bildirdiğini ve aracı servisten tamir edilmiş olarak almak istemediğini, ödediği satış bedelinin iade edilmesini veya aracın ayıpsız yenisi ile değiştirilmesini talep ettiğini, 01/08/2017 tarihli ihtarname ile her iki davalıya ve yetkili servise gönderdiğini, aracın tamiratının değil yenisi ile değişim veya ödediğim toplam satış bedelinin iadesini talep ettiğini, davalılara ait yetkili servis tarafından aranarak aracın onarıldığını ve teslim almasının istendiğini, müvekkilinin ise talebinin hilafına olarak aracın onarılması nedeni ile yasal haklarını saklı tutarak aracı teslim almak üzere servise gittiğini, burada kendisinden hiçbir izin almadan araçtaki birçok parçanın değiştiriğini gördüğünü, bunun üzerine müvekkilinin araçta onarım talep etmediğini ve aracın iadesi ile bedel iadesi hakları saklı kalmak üzere aracı teslim aldığına dair şerhi yazarak aracı teslim almak istediğini, ancak servis yetkililerinin müvekkilin bu talebine şiddetle karşı çıktıkları, müvekkilinin bunun üzerine 155'i arayarak polis çağırdığını ve şikayetçi olduğunu, ancak bu şikayette bulunduktan sonra telefonla aranarak aracı teslim alırken şerh düşebileceği söylenmesi üzerine şerh düşerek aracı teslim aldığını, ancak aracın 08/08/2017 teslim edilmesine rağmen 05/08/2017 tarihinde teslim edilmiş gibi form düzenlendiğini, müvekkilinin talebinin baştan beri aracı iadesi ile satış bedelinin tahsili şeklinde davalılara müteaddit defalar ve değişik araçlarla ilettiğini, onarım hakkını kullanmak gibi bir saik ve niyeti olmadığının açık olduğunu belirterek dava konusu aracın davalılara iadesi ile satış bedelinden şimdilik 67.646,99 TL'nin ödeme tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ve verilecek kararın masrafları davalılardan alınmak üzere ülke düzeyinde yayımlanan gazetelerde en az üçünde ilan edilmesini talep etmiştir.


Davacı vekilinin 25/09/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile aracın ayıpsız misli ile değişimini talep etmiştir.

Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu araçta herhangi bir ayıp olmadığını, 6502 sayılı kanunun 8 maddesi gereğince aracın ayıplı olarak kabul edilebilmesi için araçta tahsis ve kullanım amacı bakımından ekonomik değerini veya davacının araçtan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran bir eksiklik olması gerektiğini, dava konusu araçta ne tahsis ne de kullanım amacı bakımından ekonomik değerini ne de davacının araçtan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran herhangi bir imalat hatası bulunmadığını, 21/06/2017 tarihinde davacı tarafından aracın farklarının ışık şiddetinde düşüklük olduğu gerekçesiyle sorunun yetkili servis tarafından garanti kapsamında sorunun giderildiğini, 05/07/2017 tarihindeki servis girişinde ön kamerasında kısa devre tespit edildiğini, ilgili parçanın servisin elinde olmaması üzerine Almanya'dan sipariş edildiğini, 27/08/2017 tarihinde aracın tekrar servise getirildiğini, ön kamera parçasının takıldığını ve yapılan inceleme neticesinde servo direksiyon bağlantı soketlerinin sıkıştırıldığı ve park yardım düğmesinin değiştirildiğini, davacının şikayetlerinin yetkili servis tarafından detaylı diyagnoz neticesinde uygun tamir yöntemi ile garanti kapsamında giderildiği, davacının kanunda sayılan haklarından ücretsiz onarım hakkını kullandığını, davacının misli ile değişim talebinin reddinin gerektiğini, davacının talebi doğrultusunda bedel iadesine karar verilmesinin hakkaniyete ve orantılık ilkesine aykırı olacağını beyanla davanın reddini talep etmiştir.

Davalı … Otomotiv; cevap dilekçesi sunmamış, duruşmalarda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İlk derece mahkemesince, davanın kabulüne, dava konusu 34 .. …. plakalı ….. şase numaralı …. motor numaralı 2016 model ….. marka aracın davalılar tarafından müşterek ve müteselsilen ayıpsız misli ile değiştirilmesine karar verilmiştir.

Davalı …. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle, mahkemece tek bir raporla yetinildiği ve raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı, davaya konu aracın ayıpsız olduğu, bahsi geçen arızaların giderilebilecek basit arızalar niteliğinde olduğu, davacının ücretsiz onarım hakkını kullandığından ayıpsız misli ile değişim hakkını kullanmayacağı, dava açılırken satış bedelinin iadesinin talep edilip, ıslah ile talebin aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesi haline getirildiği, tam ıslah manasına gelen bu talep için davacı vekilinin özel olarak yetkilendirilmediği, ayıpsız misli ile değişim talebinin kabulünün davalı yararına sebepsiz zenginleşme sonucu doğurduğu, mahkemece bedelden indirim seçeneğinin de göz önünde tutulması gerektiği, anılan bu eksiklikler sebebiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

Davalı …. Otomotiv A.Ş. istinaf dilekçesinde özetle; davacı, dava dilekçesinde araç bedelinin iadesini talep etmekte iken bilirkişi raporundan sonra karar aşamasında tam ıslah yapılamayacağı bu sebeple ıslahın usule aykırı olduğu, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığı, davacı seçimlik hakkını kullanarak ücretsiz onarım hakkından faydalandığı ve bu sebeple seçimlik haklarını tükettiği, sözleşmenin feshinin ağır sonuçların dikkate alınmadığı, anılan bu eksiklikler sebebiyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

Somut olayda, davanın davaya konu aracın gizli ayıplı olması sebebiyle ayıpsız misli ile değişim talebinden ibaret olduğu, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verildiği, davalılar vekillerince istinaf yasa yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.

Husumetin çözümü için, davaya konu araçtaki arızaların niteliği, gizli ayıp kabul edilip edilemeyeceği, davacı tüketicinin yasadan kaynaklı hangi seçimlik haklarını kullanabileceğinin tespiti gerektiği anlaşılmıştır. 


Davaya konu araç üzerinde, yetkili servis hasar ve onarım kayıt belgeleri de getirtilerek, Yıldız Teknik Üniversitesi Otomotiv A.D. Başkanı Prof. Dr. M.Ö, Doç. Dr. T.S. ve Dr. Öğr. Üyesi O.Ö'den oluşan bilirkişi heyeti ile yapılan inceleme ve neticesinde sunulan rapor doğrultusunda özellikle 4.129 km'de ortaya çıkan çarpışma önleme sistemindeki arızanın ve sistemin devre dışı kalmasının seyir güvenliğini etkileyici önemli arıza niteliğinde olduğu ve yine 5.062 km de ortaya çıkan direksiyon servo hatasının sürüş güvenliğini ve çevrede seyredilen diğer araçların ve sürücülerinde sürüş güvenliğini ciddi anlamda tehlikeye atabilecek önemli bir arıza niteliğinde olduğu, anılan arızaların aracın satın alınması esnasında ortalama bir tüketici tarafından incelenerek tespit edilmesi mümkün olmayan, tüketicinin makul olarak beklediği sürüş güvenlik şartlarını ortadan kaldıran, kullanıcı kaynaklı olmayan, aracın imalatından kaynaklanan arızalar nedeniyle aracın 6502 satılı TKHK m. 8 kapsamında gizli ayıplı mal niteliğinde olduğu ve aynı Yasanın m. 10 kapsamında teslim tarihinden itibaren 6 ay içinde ortaya çıkması nedeniyle ayıpların teslim tarihinde var olduğunun kabulü gerektiği tespitleri doğrultusunda aracın gizli ayıplı olduğu sonucuna varılmış ve bu kapsamda aracın ayıpsız olduğu, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetlemeye elverişli olmadığı yönündeki istinaf istemlerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.

Yukarıda yapılan tespitler doğrultusunda, davacının 6502 sayılı Yasanın 11. maddesinde düzenlenen seçimlik haklarından öncelikle dava dilekçesinde bedel iadesi seçimlik hakkını kullanmayı talep ettiği, sonrasında ise ıslah ile ayıpsız misli ile değişim seçimlik hakkına başvurduğu öncelikle ıslah ile seçimlik hakkını değiştirme yolunun bulunup bulunmadığının tartışılması gerektiği, her ne kadar davacı vekilinin HMK m.74 anlamında davayı tam ıslah için özel yetki içeren vekaletnamesi yok ise de, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/13-389 Esas, 2010/429 Karar sayılı ilamında belirtildiği gibi,  dava dilekçesinde bedel iadesi seçimlik hakkını tercih eden davacının yargılama sırasında ancak bilirkişi raporu ile araçtaki arızaların gizli ayıp niteliğinde olduğunu öğrenmiş olması karşısında ıslaha gerek olmaksızın aracın misli ile değiştirilmesini talep edebileceği bu halde davacı vekilinin davayı tam ıslah için özel yetki içeren vekaletnameye sahip olup olmadığının somut uyuşmazlığın çözümünde bir etkisinin bulunmadığı anlaşılmış ve davalılar vekillerinin bu yöndeki istinaf istemlerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.

Her ne kadar, araçtaki arızların garanti kapsamında giderildiği, bu halde davacının ücretsiz onarım hakkını kullandığı ve ayıpsız misli ile değişim seçimlik hakkının artık kullanılamayacağı savunulmasında bulunulmuş ise de, arızanın neden kaynaklandığının tespiti için aracın yetkili servise bırakılmasının onarım istemi anlamına gelmeyeceği, onarım için davacıdan açıkça onay alınmadığı bu durumda garanti belgesi uygulama yönetmeliğinin 9. maddesinin uygulama alanı bulunmadığı, kaldı ki davacının gerek mail yoluyla gerekse ihtarname gönderilerek bedel iadesi mümkün değil ise misli ile değişim talep ettiği ve yine araçtaki arızalar garanti kapsamında giderilerek araç davacıya teslim edilmiş ise de, davacının aracı ''araca onarım talep etmedim, yenisini değiştirilmesine ve bedel iadesi haklarım saklı kalmak üzere aracı teslim alıyorum'' şerhi koyarak aracı teslim aldığı hep birlikte değerlendirildiğinde, davacının ücretsiz onarım hakkını kullandığının kabul edilemeyeceği ve davalılar vekillerinin bu yöndeki istinaf istemlerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.

Dosyanın tümü üzerinde yapılan inceleme neticesinde, davacının satın aldığı araçtaki arızaların 6502 sayılı yasanın 8. maddesinde düzenlenen gizli ayıp niteliğinde olduğu, ''0''  km'de alınan aracın üretim hatası olduğu halde gizli ayıplı şekilde tüketiciye satılıp teslim edildiği, araçtaki çarpışma önleme sistemi ve direksiyon servo hatalarının, davacının %93 oranında engelli olduğu da gözetildiğinde, araca duyduğu güvenin sarsılması nedeniyle araçtan beklediği yararı sağlayamadığı, davacı tüketicinin seçimlik hakkını ayıpsız misli ile değiştirilmesi yönünde kullandığı ve şartları oluşan talebin kabulüne dair verilen ilk derece mahkemesi kararının yerinde olduğu anlaşılmaktadır.

Bu itibarla; davalılar Opel Türkiye Otomotiv Ltd. Şti. ve GTC Otomotiv A.Ş.'nin istinaf başvurularının esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.  

H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ;

1.HMK m.353/1-b-1 gereğince istinaf başvurularının ESASTAN REDDİNE,  

 2.İşin duruşmasız olarak incelenmesi nedeniyle AAÜT 2/2 hükmü uyarınca ücreti vekalet taktirine yer olmadığına,                    

3.a.Davalı …. Şti.'den alınması gereken 4.662,16 TL'nin peşin yatırılan 1.165,54 TL'den mahsubu ile bakiye 3.496,62 TL'nin davalı … Otomotiv Ltd. Şti.'den tahsili ile hazineye irat kaydına,

b.Davalı … Otomotiv A.Ş.'den alınması gereken 4.662,16 TL'nin peşin yatırılan 1.121,14 TL'den mahsubu ile bakiye 3.541,02 TL'nin davalı  … Otomotiv A.Ş.'den tahsili ile hazineye irat kaydına,

    4.İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin HMK. m. 360 yollamasıyla m. 323 uyarınca istinafı talep eden üzerinde bırakılmasına,

5.Dosyanın ilk derece mahkemesine iadesine,                  

   Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 07/11/2019 tarihinde, oy birliğiyle, kesin olarak karar verildi.           


 Başkan

 30674


 Üye

 38384


 Üye*

 109621


 Katip

 503560

Diğer Makaleler